İHLÂS Sûresi
1 . De ki: “O Allah, Ehad’dir (birdir)!”
2 . “Allah, Sameddir (herşey her cihetle O’na muhtaç olduğu hâlde, O hiçbir şeye muhtaç olmayandır)!”
3 . “Doğurmamıştır ve doğurulmamıştır!”
4 . “Ve O’na hiçbir şey denk olmamıştır!”(2)
FELAK Sûresi
1 . De ki: “Felak’ın (sabahın) Rabbine sığınırım!”
2 . “Yarattığı şeylerin şerrinden!”
3 . “Ve karanlığı bastığı zaman, gecenin şerrinden!”
4 . “Ve düğümlere üfleyen (büyücü)lerinşerrinden!”
5 . “Ve hased ettiğinde, hased edenin şerrinden!”
NÂS Sûresi
1 . De ki: “Nâs’ın (insanların) Rabbine sığınırım!”
2 . “İnsanların Melik’ine (mutlak sâhib ve sultânına)!”
3 . “İnsanların İlâhına!”
4 . “O çok sinsi vesvese verenin şerrinden!”
5 . “O ki, insanların sînelerinde vesvese verir!”
6 . “Gerek cinlerden, gerekse insanlardan!”
2- “Kesretli tabaka olan avam (halk) tabakası şundan hisse-i fehmi (anladığı): ‘Cenâb-ı Hakk, peder ve veledden ve akrandan ve zevceden (eşten) münezzehtir (uzaktır).’
Daha mutavassıt (vasat, orta) bir tabaka, şundan: ‘Îsâ Aleyhisselâm’ın ve melâikelerin ve tevellüde mazhar (doğan) şeylerin ulûhiyetini nefyetmektir (ilâh oluşunu reddetmektir).’ (...) İşte cismâniyete mahsus veled ve vâlidi (çocuk ve babayı) nefyetmekten murâd ise, veled ve vâlidi ve küfüvvü (dengi) bulunanların, nefy-i ulûhiyetleridir (ilâhlıklarını reddetmektir) ve ma‘bûd olmaya (ibâdet edilmeye) lâyık olmadıklarını göstermektir. Şu sırdandır ki, Sûre-i İhlâs herkese, hem her vakit fâide verebilir.
Daha bir parça ileri bir tabakanın hisse-i fehmi: ‘Cenâb-ı Hakk mevcûdâta (varlıklara) karşı tevlid ve tevellüdü (doğurma ve doğmayı) işmâm edecek (hissettirecek) bütün râbıtalardan (bağlardan) münezzehtir. Şerîk ve muînden (ortak ve yardımcıdan) ve hemcinsten müberrâdır (uzaktır). Belki mevcûdâta karşı nisbeti, Hallâkıyettir (yaratıcılıktır). اَمْرِكُنْ فَيَكُونْ (Sâdece ‘Ol!’ demesiyle îcâd eden bir emir) ile, irâde-i ezeliyesi ile, ihtiyârı ile îcâd eder. Îcâbî ve ızdırârî (mecbûriyet ve zarûret altında olarak) ve sudûr-ı gayr-ı ihtiyârî (irâdesi dışında bir şeyler yapmak) gibi münâfî-i kemâl (kemâline aykırı) herbir râbıtadanmünezzehtir.’
Daha yüksek bir tabakanın hisse-i fehmi: Cenâb-ı Hakk ezelîdir, ebedîdir, evvel ve âhirdir. Hiçbir cihette ne Zât’ında, ne sıfâtında, ne ef‘âlinde (işlerinde) nazîri (benzeri), küfüvvü (dengi), şebîhi (benzeri), misli, misâli, mesîli yoktur.” (Zülfikār, 25. Söz, 41)