12 . Orada dâimâ akan bir (çok) pınar(lar) vardır!
13,14,15,16 . Orada yükseltilmiş tahtlar, (önlerine) konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar ve serilmiş halılar vardır!
17 . (Onlar) hiç deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmış?
18 . Ve göğe (bakmıyorlar mı), nasıl yükseltilmiş?
19 . Ve dağlara (bakmıyorlar mı), nasıl dikilmiş?
20 . Ve yere (bakmıyorlar mı), nasıl yayılıp döşenmiş?(1)
21,22 . (Habîbim, yâ Muhammed!) O hâlde nasîhat et; çünki sen, ancak bir nasîhat edicisin! Onların üzerine (musallat olmuş) bir zorlayıcı değilsin!
23,24 . Ancak kim yüz çevirip inkâr ederse, o takdirde Allah, onu en büyük azâb ile cezâlandırır!
25 . Şübhesiz onların dönüşü, ancak bizedir.
26 . Sonra doğrusu onların hesâbı(nı görmek) de ancak bize âiddir.
FECR Sûresi
1,2,3,4 . Yemîn olsun fecr’e (şafak vaktine)! Ve on geceye!(2) Hem çifte ve teke! Ve geçip giderken, geceye!
5 . Bunda bir akıl sâhibi için (ibret alınacak) bir yemin (bu yemine lâyık hakîkatler) vardır, değil mi?
6 . Görmedin mi Rabbin, Âd (kavmin)e nasıl (azâb) etti?
7 . O (sütunlar üzerine kurulmuş binâlarla dolu) direkli İrem (şehrin)e!
8 . Ki şehirler içinde onun benzeri yaratılmamıştı.
9 . Vâdide (ev yapmak için) kayaları oyan Semûd’a da (nasıl azâb etti)?
10 . Ve kazıklar sâhibi Fira‘vun’a?
11 . Onlar ki memleketler(in)de azgınlık etmişlerdi.
12 . Böylece oralarda fesâdı çoğaltmışlardı.
13 . Bundan dolayı Rabbin, onların üzerine bir azab kamçısı yağdırdı!
14 . Şübhesiz ki Rabbin, elbette (her an) gözetlemededir.
1- “Sâni‘in (herşeyi san‘atla yaratan Allah’ın) kudreti, kibriyâ (büyüklük) ve celâl (nihâyetsiz büyüklük ve kahır) noktasında, kâinâtı öyle muhteşem bir saray şeklinde îcâd ediyor (yaratıyor) ki; (...) zemîn yüzünü bir sofra, bir tarla, bir bahçe, bir halîçe (halı) ve dağları birer mahzen, birer direk, birer kal‘a (kale) ve hâkezâ (bunun gibi) bütün eşyâyı büyük bir mikyasta (ölçüde) o büyük sarayın levâzımâtı (eşyaları) şekline getirerek, şa‘şaalı (parlak) bir sûrette haşmet-i rubûbiyetini (umûm kâinâtı terbiye edişinin heybetini) gösterdiği gibi; cemâl (güzellik ve lütuf) noktasında rahmeti dahi en küçük zîhayâta (canlıya) kadar her zîrûha (ruh sâhibine) envâ‘-ı ni‘metini (ni‘metinin çeşitlerini) verir, onun ile tanzîm eder. Baştan aşağıya kadar ni‘metlerle süsleyip, lütf u keremle tezyîn eder (ziynetlendirir).” (Mektûbât, 20. Mektûb, 64-65)
2- Bu “on gece”nin Zilhıcce veya Muharrem aylarına âid olduğu veya Ramazan’ın sonon gecesi olduğu rivâyet edilmiştir. (Nesefî, c. 4, 518)