48 . Şefâatçilerin şefâati onlara (kâfirlere) fayda vermez!
49 . Onlara ne oluyor ki o nasîhatten yüz çeviricidirler.
50,51 . Sanki onlar, aslandan ürküp kaçan yaban eşekleridir!
52,53,54,55 . Hayır! Onlardan her bir kişi, kendisine açılmış sahîfeler verilmesini (Allah tarafından kendisine de vahyedilmesini) istiyor. Hayır! Bil‘akis (onlar), âhiretten korkmuyorlar! Hayır! Şübhesiz ki o (Kur’ân), bir nasîhattir. Artık isteyen ondan nasîhat alır.
56 . Bununla berâber, Allah (hikmetine binâen kendi lütfundan) dilemedikçe nasîhat almazlar! (Kendisinden) sakınılmaya lâyık olan da, bağışlamaya ehil olan da O’dur!
KIYÂME Sûresi
1 . Kıyâmet gününe yemîn ederim!
2 . (Pişmanlık duyup) dâimâ kendini kınayan nefse de yemîn ederim (ki öldükten sonra diriltileceksiniz)!
3,4 . İnsan, kendisinin kemiklerini aslâ bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor? Evet! (Bir araya getiririz!) (Biz) onun parmak uçlarını (parmak izlerine varıncaya kadar) düzenlemeye (eski hâline getirmeye) gücü yeteniz.
5,6 . Fakat insan önünde(ki gelecekte) de günâh işlemek ister.(1) “O kıyâmet günü ne zaman?” diye sorar.
7,8,9 . Fakat; göz kamaştığı, ay tutulduğu (ışığı giderildiği) ve güneşle ay bir araya getirildiği zaman!
10 . O gün insan: “Kaçacak yer nerede?” der!
11,12 . Hayır! Sığınacak bir yer yoktur! O gün varıp durulacak yer, ancak Rabbinin huzûrudur.
13,14,15 . O gün insan, (yapıp) öne sürdüğü ve (yapmayıp) geri bıraktığı (herşeyi)nden haberdâr edilir. Daha doğrusu insan, (kurtulmak için, bütün) ma‘zeretlerini ortaya atsa da, kendi nefsine (bizzat kendisi) şâhiddir!
16,17 . (Habîbim, yâ Muhammed! Cebrâîl sana vahyi bitirmeden) onu (Kur’ân’ı) acele (ezber) etmek için, dilini onunla kımıldatma!(2) Şübhesiz ki onu (senin kalbinde) toplamak ve onu (sana) okutmak bize âiddir.
18 . O hâlde onu (sana) okuduğumuz zaman, artık (sen) onun okunuşunu ta‘kîb et!
19 . Sonra şübhesiz onu açıklamak da bize âiddir.
1- Bu âyet-i celîleye: “Fakat insan önündekini (kıyâmeti) yalanlamak ister!” diye de ma‘nâ verilmiştir. (Celâleyn Şerhi, c. 8, 173)
2- Hz. Peygamber (ASM) gelen vahyi unutmamak için Cebrâîl (AS) henüz kendisine okuyup bitirmeden, ezberine alma endişesiyle acele ediyor, onu tekrarlamaya çalışıyordu.Âyette buna işâret edilmektedir. (Beyzâvî, c. 2, 548)