20 . (Habîbim, yâ Muhammed!) Şübhesiz Rabbin biliyor ki gerçekten sen, gecenin üçte ikisinden daha azı ve (bazen) yarısı ve (bazen de) üçte biri kadar kalkıyorsun (namaz kılıyorsun); berâberinde bulunanlardan (ashâbından) bir tâife de (böyle yapıyor). Hem geceyi ve gündüzü Allah takdîr eder. (O,) sizin bunu sayamayacağınızı (sürekli gece ibâdetine dayanamayacağınızı) bildi de sizi affetti (yapabildiğiniz kadarına ruhsat verdi)(1); o hâlde Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyun (kolayınıza geldiği kadar gece namazı kılın)! (Hem Allah) bildi ki, içinizden hastalar olacak, bir başkaları yeryüzünde dolaşacaklar, Allah’ın fazlından (rızıkarını) arayacaklar, bir diğerleri de Allah yolunda savaşacaklar (cihâd edecekler)dir. O hâlde ondan kolayınıza geleni okuyun; ve namazı hakkıyla edâ edin, zekâtı verin ve Allah’a karz-ı hasen (güzel bir borç) ile borç verin!(3) Hem kendiniz için hayır (ve hasenât)dan ne takdîm eder (hazırlar)sanız, Allah katında onu bulursunuz da, o (sizin için) daha hayırlı ve mükâfâtça daha büyüktür! Öyle ise Allah’dan mağfiret dileyin! Şübhesiz ki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.
MÜDDESSİR Sûresi
1 . Ey müddessir olan (elbisesine örtünüp bürünen peygamber)!(3)
2 . Kalk! (Ve) artık (insanları Allah’ın azâbı ile) korkut!
3,4 . Hem Rabbini, artık (bütün âleme tekbîr ile) büyükle! Elbiseni de temizle!
5,6,7 . Ve (bütün) kötü şeyleri terk et! (Bu güzel hâlini devâm ettir!) Hem (yaptığın ve yapacağın iyilikleri) çok görerek başa kakma! Ve Rabbin için sabret!
8,9,10 . Sonunda Sûr’a üflendiğinde, işte o gün, çok çetin bir gündür! O kâfirlere (hiç de) kolay değildir!
11 . Tek olarak yarattığım şu kimseyi ise, bana bırak!(4)
12,13 . Ona, (kapladığı yerler dahi pek) uzun olan bir mal ve (her işinde)yanında hazır oğullar verdim!
14,15 . Hem ona (dünya ni‘metlerini) yaydıkça yaydım! Sonra (daha da) artırmamı hırsla istiyor!
16 . Hayır! Çünki o, bizim âyetlerimize karşı inadcı kesilmiştir.
17 . Onu yakında sarp bir yokuşa sardıracağım!(5)
1- Bu âyet-i kerîme, sûrenin başındaki gece namazı emrinin mikdârını hafifletmiştir. Beş vakit namaz farz kılındıktan sonra, akşam ve yatsı namazları gece namazı ma‘nâsında kalmış; teheccüd namazının farz oluşu sünnete çevrilmiştir, fakat kadri yüksek olan bu ibâdet, Hz. Peygamber (ASM)’a farz olarak kalmıştır. (Râzî, c. 15/30, 188)
3- Resûl-i Ekrem (ASM) vahye ilk mazhar olduklarında Cebrâîl (AS)’ı Hirâ mağarasında iken aslî şekli ile görmüş, vücûdunu bir ürperti ve titreme kaplamıştı. Hemen evine gelip eşi Hz. Hadîce (ra) vâlidemize: “Beni örtün!” buyurdu. Onun üzerine bu âyet-i celîle nâzil oldu. (Beyzâvî, c. 2, 541)
3- Resûl-i Ekrem (ASM) vahye ilk mazhar olduklarında Cebrâîl (AS)’ı Hirâ mağarasında iken aslî şekli ile görmüş, vücûdunu bir ürperti ve titreme kaplamıştı. Hemen evine gelip eşi Hz. Hadîce (ra) vâlidemize: “Beni örtün!” buyurdu. Onun üzerine bu âyet-i celîle nâzil oldu. (Beyzâvî, c. 2, 541)
4- Bu kâfir, “Benim Arablar içinde benzerim yoktur!” diyen Velid bin Muğîre’dir. (Râzî, c. 15/30, 199)
5- Bir hadîs-i şerifte buyurulmuştur ki: “Saûd, Cehennem’de ateşten bir dağdır. O, oraya yetmiş yılda tırmanır, sonra geri yuvarlanır. Ve bu iş, hep böyle devâm eder.” (Kurtubî, c. 10/19, 73)