YİRMİ ALTINCI MEKTUB
بِاسْمِه۪ وَاِنْ مِنْ شَئٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
Şu Yirmi Altıncı Mektub birbiriyle münâsebeti az “Dört MebhasBahis yeritır.” Birinci Mebhas:Bahis yeri On Dokuzuncu Mektub’un On Sekizinci İşareti’nde, yalnız kulağı bulunan avâmSıradan halk tabakasına karşı i‘câz-ı Kur’ânKur’ân'ın mu‘cize olması, herkesi âciz bırakması fehminde o kulaklı demiş: “Şeytan bile diyemez.” cümlesine îzâhlı bir hâşiyeDipnotdir.
Birinci Mebhas:Bahis yeriبِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ وَاِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ حُجَّةُ الْقُرْاٰنِ عَلَي الشّيْطَانِ وَ حِزْبِه۪
İblîs’i ilzâm,Delille cevab veremez hâle getirme şeytanı ifhâm,Delil getirerek susturma ehl-i tuğyânAzgınları iskâtSusturma eden Birinci Mebhas.Bahis yeri Bî-tarafâneTarafsızca muhâkemeTartarak hüküm verme içinde şeytanın müdhiş bir desîsesini kat‘î bir sûrette reddeden bir vâkıadır. O vâkıanın mücmelÖzetlenmiş bir kısmını on sene evvel Lemeât’Parıltılar ma‘nasında Bediüzzaman'a (r.a) ait bir risâleda yazmıştım. Şöyle ki:
Bundan on bir sene evvel, Ramazân-ı Şerîf’de, İstanbul’da, Bâyezîd Câmi‘-i Şerîfi’nde hâfızları dinliyordum.Birden şahsını görmedim, fakat ma‘nevî bir ses işittim gibi bana geldi. Zihnimi kendine çevirdi. Hayâlen dinledim. Baktım ki, bana der: “Sen Kur’ân’ı pek âlî,Yüce çok parlak görüyorsun. Bî-tarafâneTarafsızca muhâkemeTartarak hüküm verme et, öyle bak. Yani bir beşerİnsan kelâmı farzVar sayma et, bak. Acaba o meziyetleri, o ziynetleri görecek misin?”Hakîkaten ben de ona aldandım. Beşerİnsan kelâmı farzVar sayma edip öyle baktım. Gördüm ki, nasıl Bâyezîd’in elektrik düğmesi çevrilip söndürülünce, ortalık karanlığa düşer. Öyle de, o farzVar sayma ile Kur’ân’ın parlak ışıkları gizlenmeye başladı. O vakit anladım ki, benim ile konuşan şeytandır. Beni vartaTehlikeya yuvarlandırıyor. Kur’ân’dan istimdâdYardım isteme ettim. Birden bir nûr kalbime geldi. Müdâfaaya kat‘î bir kuvvet verdi. O vakit, şöylece şeytana karşı münâzaraFikir tartışması başladı. Dedim: “Ey şeytan! Bî-tarafâneTarafsızca muhâkeme,Tartarak hüküm verme iki taraf ortasında bir vaz‘iyettir. Halbuki hem senin, hem insandaki senin şâkirdTalebelerin dediğiniz bî-tarafâneTarafsızca muhâkemeTartarak hüküm verme ise, taraf-ı muhâlifKarşı tarafi iltizâmLüzûmlu görmedır.